Tom Clancy'nin ismini ne zaman duysam oldukça heyecanlanırım. İlk olarak ismini 1998 yılında Rainbow Six adlı oyunda duymuştum. Rainbow Six'in çıktığı zamanlarda, etrafta Quake taklidi önümüze gelen her düşmanı öldürdüğümüz çizgisel oynanışa sahip oyunlar kol geziyordu. Ancak, Rainbow Six daha önce hiçbir oyunda görmediğimiz derece gerçekçilik sunuyordu ve oyunda yapacağımız her hareketi önceden düşünmemiz gerekiyordu. Rainbow Six ile tek kurşunda ölmenin nasıl olduğunu anlamış olmuştuk. Yani kısacası Rainbow Six, FPS türüne taktiksel oynanışı yeni bir soluk olarak getirmişti. 2001 yılında ise Tom Clancy's Ghost Recon piyasaya sürüldü. Oyun, tüm Tom Clancy oyunları gibi oldukça gerçekciydi ve Rainbow Six'in aksine sadece bina içlerinde değil, şehir içinde ve açık arazilerde savaşmamıza imkan tanıyordu. Kısacası bize gerilla savaşının nasıl olması gerektiğini öğretti. Oyun, taktiksel FPS meraklıları tarafından oldukça oynandı ve çok tutuldu. Bunun üzerine Ubisoft ve Red Storm, Ghost Recon için Desert Siege ve Island Thunder adında iki genişleme paketi çıkarttı. Bu genişleme paketleri de serinin takipçileri tarafından beğenildi ve tutuldu. Bu oyunların ardından çok süre geçmeden Ubisoft, Ghost Recon 2'nin hazırlandığını duyurdu. Ghost Recon hayranları bu duruma oldukça sevinmişlerdi, ancak Ubisoft yan çizerek 2. oyunu PC'ye çıkartmadı. Oyun, 2004 yılında sadece PS2, Xbox ve Gamecube platformları için piyasaya sürüldü. Bu oyun da ilk oyunlar kadar tutulmasa da yine de oynandı ve sitelerden yüksek notlar aldı.
2005 yılında ise Ubisoft ve Red Storm, Xbox 360 platformu için Ghost Recon: Advanced Warfighter adlı yeni bir Ghost Recon oyunu geliştirdiklerini duyurdular, hemen ardından ise oyunun PC'ye de çıkacağı ancak PC versiyonunun GRIN adlı bir firma tarafından yapılacağı açıklandı. 2006 yılında GRAW (artık GRAW ve GRAW 2 diye devam edeceğim), Xbox 360 platformu için piyasaya çıktığında yer yerinden oynadı. Hatta bazı arkadaşlarım sırf bu oyunu oynayabilmek için PC'lerini satıp, kendilerine Xbox 360 aldılar. Oyun hem grafik açısından hem de oynanış açısından mükemmeldi, oyun ilk Ghost Recon oyunlarına nazaran FPS açısından değil TPS açısından oynanıyordu ve böylece daha rahat taktik yapabiliyorduk. Ubisoft bu oyun sayesinde oldukça kazanç sağladı. GRAW'ın PC versiyonu ise Xbox 360 versiyonundan birkaç ay sonra piyasaya sürüldü. Bu oyun, oyunun Xbox 360 versiyonundan tamamen farklı olarak hazırlanmıştı. FPS açısından oynanıyordu ve az da olsa eski Ghost Recon oyunlarına benziyordu. Oyunun PC versiyonu da yüksek sistem ihtiyaçlarına rağmen oldukça beğenildi ve oynandı. Ubisoft ise bu oyunların piyasaya çıkmasının ardından henüz birkaç ay geçmişken GRAW 2'nin yapımına başlandığını duyurdu. Geçtiğimiz Mart ayında Xbox 360 platformu için piyasaya çıkan oyun, eklenen yeni özellikler sayesinde yine adından söz ettirdi ve birçok oyun sitesinden yüksek notlar aldı. Bu ay içerisinde ise Ubisoft, GRAW 2'nin PC versiyonunu piyasaya sürdü. Oyunun ne kadar başarılı olup olmadığını merak ediyorsanız, yazının devamını okuyabilirsiniz. Hazırlanın, Meksika'ya tekrardan dönüyoruz.
Mitchell Takımını Hazırla, Meksika'ya Dönüyoruz
GRAW 2'nin yapımına başlandığını ilk duyduğumda oldukça heyecanlanmıştım. İlk oyun, hayatımda oynadığım en iyi taktik-FPS'lerden bir tanesiydi (en iyisi Raven Shield'dır). Oyunun PC versiyonu sonunda bu ay piyasaya çıktı ve bir çırpıda oynamaya başladım. Oyunun menüsü ilk oyunun menüsüne oldukça benziyor, hatta aynı bile sayılır. Bunu ilk gördüğümde oldukça korkmuştum. Ubisoft'un bu oyunu sırf para kazanmak için ilk oyuna birkaç şey ekleyip piyasaya sürdüğünü sanmıştım, ancak oyunu oynamaya başlar başlamaz yanıldığımı hemen anladım. Zaten oyunun neden oynanmaya değer bir oyun olduğunu ve ilk oyuna göre üstün taraflarını inceleme boyunca okuyacaksınız. Ubisoft ve GRIN bir seneden kısa bir süre içerisinde gerçekten de iyi bir iş çıkarmış ve bize ilk oyundan daha üstün bir oyun sunmuşlar.
GRAW 2 de ilk oyun gibi Meksika'da geçiyor (Amerika'nın bu aralar Meksika ile sorunu olduğu için oyun yapımcıları da hemen buna göre senaryo yazıyorlar). Oyunun hikayesi ilk oyunun hikayesinin bitişinden 48 saat sonrasını konu alıyor. İlk oyunun sonunda Ghost takımı ile Meksikalı direnişçilerin kökünü kazıdığımızı düşünürken 48 saat sonra Meksika'dan yeni bir terörist alarmı alıyoruz ve Scott Mitchell olarak Ghost takımımızla yeniden Meksika'ya doğru yola koyuluyoruz. Amacımız yine Ghost takımı olarak yönetimi devirmeye çalışan terörist grubunu durdurmak. Ama inanın bunu başarmak ilk oyunda olduğu gibi kolay olmayacak (ilk oyun kolay mıydı, hayır değildi). Oyunun hikayesi hakkında daha fazla bilgi vermek istemiyorum zira oyun içinde hikaye adına birçok sürprizle karşılaşacaksınız bunları söyleyip oyundan alacağınız zevki düşürmeyeyim. Ancak şunu belirteyim, eğer bu tür taktik-FPS'lerden hoşlanıyorsanız bu oyunu bitirmeden başından kalkamayacaksınız. Yani önemli bir işiniz varsa, ilk önce işinizi halledin sonra bu oyuna başlayın.
İlk Oyuna Göre Daha Rahat Bir Kontrol Sistemi
Oyun, oynanış olarak ilk oyuna oldukça benziyor hatta aynı bile sayılabilir. WASD tuşları ile karakterinizi yönetirken fare ile etrafınıza bakıp ateş edebiliyorsunuz. Oyunun diğer FPS oyunlarından ayrılan yanı ise takımınızı yönetebilmeniz. Farenin orta tuşuna (tekerlek) basarak takımınıza "Git" , "Dur", "Koru" , "Saldır" ve "Takip Et" gibi bir takım emirler verebiliyorsunuz. Bu emirleri isterseniz farenin tekerleğini kullanarak seçtiğiniz takım elemanına veya tüm takıma verebiliyorsunuz, yani bu konuda özgürsünüz. Ayrıca artık "Git" veya "Saldır" gibi komutları verdiğinizde takım arkadaşlarınızın nerede duracaklarını bir simulasyon yardımıyla görüp belirleyebiliyorsunuz, bu taktiksel açıdan çok başarılı bir eklenti olmuş. İlk oyunda sadece takım arkadaşlarınızın gideceği yeri fare yardımıyla belirleyip tıklardınız, yani takım arkadaşlarınızın ne şekilde duracaklarını belirleyemiyordunuz (yeni Cross-Com'un bir özelliği). Ayrıca artık binalara veya hedeflerinize patlayıcı yerleştirebiliyorsunuz, eğer böyle bir görev almışsanız yapacağınız hedefin yanına gitmek ve hedefin istediğiniz yerine "X" tuşu ile patlayıcı yerleştirmek ve patlatmak. İlk oyuna ek olarak bazı görevlerde Mule-Drone adlı bir aracı kullanabiliyorsunuz (kullanmak derken aynı takım arkadaşlarınıza yaptığınız gibi ona da emirler verebiliyorsunuz, yani üzerine binerek kullanıyorsunuz gibi algılamayın), bu araç sayesinde cephaneniz bittiğinde yenileyebiliyorsunuz veya silahınızı değiştirebiliyorsunuz. Ayrıca zaman zaman çatışma anında sizi koruduğu da oluyor. Bu da oyuna eklenen yeni ve hoş özelliklerden birisi olmuş. İlk oyuna nazaran artık oyundaki bölümlere yerleştirilmiş taretleri kullanabiliyorsunuz. Oyunun geçtiği mekanlar ise ilk oyuna göre oldukça geniş ve detaylı olarak hazırlanmışlar, oyunda bulunan hiçbir bölüm mimari yapı bakımından birbirine benzemiyor.
İlk oyunda bulunan detaylı taktik haritası bu oyunda da yer alıyor. "Tab" tuşuna basarak girebileceğiniz bu haritayı eğer çok iyi bir şekilde öğrenebilirseniz oyunu oldukça rahat bir şekilde oynayabilirsiniz. Bu taktik haritası yardımıyla kuş bakışı olarak takımınıza emirler verebiliyorsunuz ve savaş alanını gerçek zamanlı olarak görebiliyorsunuz. Hatta takım arkadaşlarınıza sıralı emirler de verebiliyorsunuz (Waypoint'ler yardımıyla). Mesala ilk önce buraya git, daha sonra burayı temizle ve daha sonra burayı koru gibi. İşte bu taktik haritası oyunu oldukça değiştiriyor. Eski Rainbow Six serilerinden hatırlayacağınız en ince ayrıntısına kadar taktik yapmayı bana sadece bu oyun yaşatabildi (evet, yeri gelmişken söyleyim Raven Shield'dan sonra benim için Rainbow Six serisi bitti). Hazır haritayı anlatıyorken, takım arkadaşlarınızın görüş açılarını da bu haritadan belirleyebiliyorsunuz. İlk oyunda bulunan etrafı takım arkadaşlarınızın gözünden görmek bu oyunda da yer alıyor, fare yardımıyla takım arkadaşlarınızı seçip "G" tuşuna basarsanız olayların akışını onların gözünden görebiliyorsunuz. Zaman zaman bazı görevlerde ilk oyunda olduğu hava desteği, topçu desteği, tank desteği gibi yardımları kullanabiliyorsunuz. Bu durumlarda yapacağınız, kullanacağınız desteği seçip hedefi belirlemek, sonrasında ise oluşan manzarayı izlemekten ibaret. Tüm bunların yanında artık bazı görevlere girerken giriş yerimizi seçebiliyorsunuz (bu olay S.W.A.T. 4'te de vardı). Örneğin, isterseniz savaş alanına dağlık bir alandan, isterseniz ise direkt olarak şehir içinden girebiliyorsunuz. Bu oldukça hoş bir özellik olmuş, ayrıca göreve başlarken artık takım arkadaşlarınızı istediğiniz gibi değiştirebiliyorsunuz. Oynanış tarzınıza en uygun askerleri seçip ona göre oyunu oynayabilirsiniz. Görevde askerlerinizi kaybederseniz (ölmüyorlar sadece yaralanıyorlar), bir sonraki göreve o askerleri seçemiyorsunuz. Onların yerine başka asker seçmek zorunda kalıyorsunuz, ancak bir görev sonra vurulan askerlerinizi tekrardan seçebiliyorsunuz. Oyunda kullandığınız silahların sayısı bu oyunla birlikte oldukça yükselmiş. Göreve girerken sizin ve takım arkadaşlarınızın kullanacağı silahları istediğiniz gibi değiştirebiliyorsunuz. Tüm bunların yanında artık oyunda istediğiniz zaman hızlı kayıt sistemi ile "K" tuşuna basarak kayıt edebiliyorsunuz ve "L" tuşu (oyundaki her tuşu kendinize göre ayarlar kısmından değiştirebilirsiniz.) ile kayıt dosyanızı geri yükleyebiliyorsunuz ancak bazı yerlerde hızlı kayıt sistemi işe yaramıyor (çatışma esnasında). O zaman ilk oyundaki gibi otomatik kayıt noktalarından oyuna başlıyorsunuz. Oyunun senaryosunun oynanış süresi de ilk oyuna göre oldukça kısa sayılır. 10 bölümden oluşan oyunda kısa bir süre içerisinde sona ulaşabilirsiniz (tabii son bölümü geçebilirseniz). Size tavsiyem bu oyunu en zor zorluk seviyesinde oynamanız, eğer yeterince sabrınız varsa bunu deneyin, pişman olmazsınız. Zaten bu tür kaliteli oyunlar piyasaya sıklıkla gelmiyorlar. Oyunun oynanış şeklini ve yeniliklerini kısaca anlattım, zaten oyunun oynanışının ilk oyunla oldukça benzer bir yapıya sahip olduğu için pek detaya girmek istemiyorum. Eğer aklınıza takılanlar varsa sitemizden ilk oyunun incelemesini okuyabilirsiniz. Ayrıca ilk oyunu oynamayanlar ve ilk defa bu tür oyunlardan oynayacaklar için GRIN, oyuna alıştırma görevi eklemiş. Eğer bu tür oyunlarda yeniyseniz alıştırma görevini mutlaka yapın.
Şehir Çatışmaları Hiç Olmadığı Kadar Gerçekci
Oynanıştan bu kadar bahsettikten sonra isterseniz biraz da yapay zakadan bahsedelim. Oyunda kullanılan yapay zeka genel olarak başarılı bir şekilde hazırlanmışlar. Hatta ilk oyuna göre kusursuza yakın bile sayılabilir. İlk oyunu oynayanlar hatırlayacaklardır, takımımıza emir verdiğimiz zaman bazen takım arkadaşlarımız bu emirleri algılamazlardı veya bir yere gidecekken takılıp kalırlardı (sırf bu olay yüzünden ilk oyundaki bir bölümü baştan oynamak zorunda kalmıştım). Bu oyunda takım arkadaşlarınızın yapay zekası ilk oyuna göre odukça iyiler, verdiğiniz emirleri anında uyguluyorlar ve çatışma anında saklanacak delik arıyorlar. Ama her ne kadar iyi bir yapay zekaya sahip olsalar da zaman zaman ilk oyunda olduğu gibi bir yere takılıp kalabiliyorlar, bu pek sıklıkla olmasa da olunca insanı çıldırtabiliyor. Düşmanların yapay zekaları ise inişli çıkışlı bir tutum sergiliyor. Zaman zaman sizi görmediğiniz bir noktadan vururlarken, kimi zaman ise burun buruna gelseniz de tepki vermiyorlar. Ama genel olarak düşmanların yapay zekası da iyi sayılır. Zaten bu tür küçük hatalar ilerde çıkacak yeni yamalarla düzeltilecektir. Ancak oyun hakkında en hoşuma gitmeyen nokta düşmanlarınızın birden bire oluşması (Spawn olmaları). Bu durumu zaman zaman fark ediyorsunuz ama fark edince gerçekten oyunun atmosferi baltalanıyor. Her yeri temizledim artık gidebilirim diyorsunuz ama yolda yürürken karşınıza birden bire bir adam ışınlanıyor ve ölüyorsunuz, gerçekten de sinir bozucu bir durum (aynı sorun Ubisoft'un diğer bir oyunu Rainbow Six: Vegas'ta da vardı). Tamam haritada çok insan olması sistemleri zorlayabilir ama düşmanlar ışınlanacaksa görünmeyecek bir yere ışınlansınlar, yolun tam ortasına değil. Bu sorunlar dışında oyunun oynanış şeklinde bir sorun bulunmuyor.
Çoklu Oyunculu Modda Taktik Yapalım
Oyunun senaryosunu bitirince soluğu direkt olarak oyunun çoklu oyuncu modunda alıyorsunuz. GRAW 2'nin çoklu oyunculu modu son derece başarılı bir şekilde hazırlanmış. Çoklu oyuncu modunda "Deathmatch", "Team Deathmatch" gibi klasik modların yanı sıra oyunun senaryosunu Co-Op olarak oynayabiliyorsunuz. Siz takım lideri oluyorsunuz ve diğer insanlar takım arkadaşlarınız oluyor, onlara aynı oyunda olduğu gibi emirler verip oyundaki bölümleri, görevleri yerine getirerek geçmeye çalışıyorsunuz. Oyunu gerçek insanlarla oynamak gerçekten de oldukça zevkli oluyor. Co-Op olarak senaryoyu oynamak istemeyenler için ayrı bir Co-Op modu bulunuyor (OGR Co-Op) bu mod sayesinde hiç taktiksel olaylara girmeden direkt olarak haritadaki düşmanları temizlemeye çalışıyorsunuz ve bu modda öldüğünüz zaman istediğiniz gibi oyuna girebiliyorsunuz. Ayrıca oyuna girmeden karakter sınıfınızı seçebiliyorsunuz. Oyunda Demolitions, Assault, Rifleman, Support ve Sniper olmak üzere 5 karakter sınıfı bulunuyor. Bu sınıflardan kendinize en uygun olanını seçip oyunu ona göre oynayabilirsiniz. Oyunda en çok sevdiğim çoklu oyuncu modu ise "Recon vs. Assault" modu oldu. Bu modda bir takım Ghost ekibinden oluşuyor diğer takım ise direnişçilerden oluşuyor. Bu modda Ghost ekibinin amacı direnişçilerin koruduğu 3 uçaksavarı yok etmek, direnişçilerin amacı ise tüm Ghost ekibini öldürmek. Bu modların dışında oyunda "Hamburger Hill" adında Battlefield oyununa benzer türde olan bir mod bulunuyor. Bu moddaki amacınız ise haritanın orta noktasını ele geçirmek, bu sayede puan kazanıyorsunuz ve en çok puana ulaşan oyunu kazanıyor. Kısacası oyunun çoklu oyuncu modunu oldukça beğendiğimi söyleyebilirim. Her ne kadar 1 MBPS internetimle ara sıra takılmalar yaşasam da GRIN, oyunun çoklu oyuncu modunda da iyi bir iş çıkarmış. Hiçbir çoklu oyuncu modunu oynamasanız da oyunun senaryo bölümünü arkadaşlarınızla mutlaka Co-Op olarak oynayın, çok eğleneceksiniz.
Makyajlanmış Grafikler Ve Daha İyi Bir Optimizasyon
Ghost Recon Advanced Warfıghter'ın grafikleri zamanına göre oldukça güzel ve başarılı olarak hazırlanmıştı. Ancak grafikleri en yüksek detayda görebilmek için çok güçlü bir bilgisayara ihtiyacınız vardı (AGEIA fizik kartını ise hiç hesaba katmıyorum). GRAW 2 de ilk oyunun grafik motorunun (GRIN Diesel Engine Version 7) geliştirilmiş hali kullanılarak hazırlanmış. Oyunda bulunan tüm nesneler çok detaylı bir şekilde modellenmişler ve çok gerçekci gözüküyorlar. Her ne kadar oyunda ilk oyunda olduğu gibi Shader Model 3 ve HDR (oyunda HDR yerine Glow bulunuyor, her ne kadar HDR kadar iyi gözükmese de bence yeterli) yer verilmemişse de grafikler yeterli denecek seviyedeler, zaten savaşın atmosferine kapılmışken çevreyle pek ilgilenemiyorsunuz. Karakter modellemeleri de oldukça başarılı yapılmış, düşmanlarınızın ve takım arkadaşlarınızın üzerindeki tüm alet edevatlarını rahatlıkla görebiliyorsunuz. Karakterlerde ve çevrede kullanılan kaplamalar çok gerçekci gözüküyorlar, tüm nesnelerde Bump Mapping tekniği kullanılmış. Ancak kaplamaları yüksek detayda açabilmeniz için ilk oyunda olduğu gibi en az 512 MB RAM'e sahip bir ekran kartına sahip olmanız gerekiyor. Oyunun geçtiği şehir ve mekanlar da çok başarılı bir şekilde hazırlanmışlar, ilk oyun genelde gündüz geçerdi ve birkaç gece görevi vardı. Bu oyunda ise artık günün her saati savaşabiliyoruz, güneş batarken ve doğarken (güneş batarken grafikler oldukça etkileyici gözüküyor), geceleyin, yani kısacası her ne kadar savaştığımız mekanlar birbirine benzese de değişik saatlerde savaşmak grafikler açısından oldukça farklı bir deneyim yaşatıyor. Ayrıca modellemeler ilk oyuna göre oldukça yumuşak gözüküyor, ilk oyunda bulunan grafiklerdeki kabalık bu oyunda giderilmiş. GRIN bu oyunda grafik motorunun tüm nimetlerinden faydalanmış gözüküyor. Grafikler hakkında eleştirebileceğim tek nokta oyunun Anti-Aliasing desteği. İlk oyunda olduğu gibi yine Anti-Aliasing'i açtığımızda oyunun grafikleri bulanıklaşıyor ve uzaktaki nesneleri ayırt edemiyoruz. Bana sorarsanız Anti-Aliasing'i açmayın ve oyunu oynayabildiğiniz en yüksek çözünürlükte oynamaya çalışın. Oyunda kullanılan patlama efektleri de çok başarılı olarak hazırlanmışlar, hemen hemen etraftaki tüm neseneler parçalanabiliyor veya deforme olabiliyor (oyunda bulunan araçlara veya sokak lambalarına el bombası atın ve olacakları izleyin). Tabii burada işin içine oyunun fizikleri geliyor. GRAW 2 de ilk oyunda olduğu gibi AGEIA'nın fizik kartlarına destek veriyor, hatta oyunu kurarken ister fizik kartına sahip olun ister olmayın fizik kartı sürücülerini de yüklüyor. Bunları sonradan da silemiyorsunuz, eğer silerseniz oyun çalışmıyor (ilk oyun fizik kartı sürücülerini silseniz de çalışıyordu). Oyunun fizikleri fizik kartına sahip olmasınız da oldukça etkileyici olarak hazırlanmış, zaten GRAW 2 Havok (Havok ile AGEIA arasında olan çekişme ve uyumsuzluktan dolayı fizik kartına sahip olsanız da oyun oldukça yavaş çalışıyor) fizik motorunu kullanıyor. Ama fizik kartına sahip olursanız patlamalarda etrafa daha çok partikül saçılıyor ve daha çok efekt görebiliyorsunuz, bana sorarsanız o kadar da önemli bir olay değil. Fizikler, fizik kartına sahip olmasanız da yeterince detaylılar. Sonuç olarak oyunda kullanılan fizikler ilk oyundakinden ne eksik ne de fazlalar. Unutmadan söyleyeyim, eğer AGEIA'nın fizik kartına sahipseniz oyunda "AGEIA Island" adında ekstra bir bölüm aktif hale geliyor. Bu bölümde oyunun fizik efektlerini test edebiliyorsunuz.
GRAW 2'nin sistem ihtiyaçları yaklaşık olarak GRAW ile aynı seviyede gibi gözükse de, GRAW 2 ilk oyuna göre daha iyi bir şekilde optimize edilmiş. Eğer ilk oyun sizin bilgisayarınızda yavaş çalışıyorsa bu oyunu biraz daha hızlı olarak oynayabilirsiniz. İlk oyunun aşırı yüksek sistem ihtiyaçlarından sonra GRIN akıllanmışa benziyor, keşke ilk oyunu da çıkarttıkları bir yama ile optimize etselerdi (tabi bu iş bu kadar kolay değil). Neyse, oyunu iki bilgisayarda test etme imkanına sahip oldum. Intel P4 2.8 GHz, NVIDIA GeForce 7800 GS, 1 GB DDR Ram'e sahip kendi bilgisayarımda tüm grafik ayarları en sondayken (tabii ekran kartımın RAM'i 256 MB olduğu için kaplamalar orta seviyede) oyunu rahatlıkla 30 FPS'nin üzerinde oynayabildim ve hiç takılma yaşamadım. Intel Celeron 2.4 GHz, NVIDIA GeForce 6600 GT, 1 GB DDR Ram'e sahip diğer bilgisayarda ise oyun çalıştı, ancak oynanamayacak kadar yavaştı. Oyun orta seviye grafik ayarlarında 15 - 20 FPS arasında gidip geldi. Her ne kadar ilk oyuna göre iyi optimize edilse de bu oyunu rahat bir şekilde oynayabilmek için en azından NVIDIA 6800 veya ATI x800 dengi ekran kartlarından birine sahip olmanız gerekiyor (Unutmadan hatırlatayım eğer NVIDIA serisi (GeForce 6 veya 7) bir ekran kartına sahipseniz, ForceWare 9X.XX versiyon numaralı sücüleri kullanın, oyunun 15X.XX versiyon numaları sürücülerle sorunu var). Eğer sisteminizi yenilemek gibi bir düşünceniz varsa bu oyun için (alakasız olacak ama ve BioShock için) değecektir diye düşünüyorum. Oyunun grafikleri Xbox 360 versiyonuna göre kötü gözükse de bana göre
Sesler Ve Müzikler Olmadan Savaşmanın Anlamı Nedir?
Oyunun seslerine ve müziklerine gelecek olursak, ikisi de son derece başarılı bir şekilde hazırlanmışlar. Ses efektleri insanı adeta büyülüyor, silahların sesleri, takım arkadaşlarınızın bağırışları, düşmanların haykırışları kısacası tüm efektler yerli yerinde kullanılmışlar ve atmosfere katkı sağlıyorlar. Aynı zamanda ateş ettiğiniz yüzeye göre ses efektleri farklılaşıyor, yani bir metale ateş ederseniz metal sesi, tahtaya ateş ederseniz tahtanın sesini duyuyorsunuz. Eğer seslerden tam verim almak istiyorsanız Creative Sound Blaster Audigy 2 veya Sound Blaster X-Fi gibi ses kartlarından birine sahip olmanız gerekiyor. Zira oyun bazı anakart üzerindeki ses kartlarında ve Creative Sound Blaster Live serisi ses kartlarında sorun çıkartabiliyor. Bazı sesler yüksek, bazı sesler alçak gelebiliyor. Ayrıca zaman zaman da sesler kesilip cızırtılar başlayabiliyor. İnşallah çıkacak yeni yamalarla GRIN bu sorunu da düzeltir. Tabii ses kartının yanında iyi bir 5.1 hoparlöre sahip olmanız gerektiğini sanırım söylememe gerek yok. Oyun, ayrıca Creative'in EAX teknolojisine tam destek veriyor. Ufak tefek sorunlar olsa da oyunun sesleri ve ses efektleri benden oldukça yüksek bir puan almayı hak ediyor.
Takım arkadaşlarınızın, düşmanlarınızın ve oyunun videolarında yer alan karakterlerin seslendirmeleri de profesyonel sanatçılar tarafından yapılmış. Tüm karakterlerin seslendirmeleri bize oyundaki karakterlerin ruh hallerini son derece gerçekci bir şekilde bize yansıtıyorlar. Hele çatışma esnasında takım arkadaşlarınızın bağırışları ve feryatları sizi atmosfere sokuyor. Oyundaki müzikler de son derece güzel, zaten sadece çatışma anında çalıyorlar. Çatışma başlayınca birden başlayan müzik (rock müzik çalıyor) sizi adeta gaza getiriyor ve düşmana doğru kendi başınıza koşturmaya başlayınca hemen ölüyorsunuz. Şaka bir yana eğer gerçekci bir oynanış ve atmosfere girmek istiyorsanız bence müziği kapatıp oynayın. Ama tabii bu oyunun müziklerinin kötü olduğu anlamına gelmiyor. Sadece simulasyon oyunlarında müziğe karşıyım.
Taktik-FPS Sevenler Bu Oyunu Es Geçmeyin!
Yazımın sonlarına doğru yaklaşırkan isterseniz oyun hakkındaki düşüncelerimi toparlayayım. GRAW 2 ilk oyunun tüm eksik yönlerini kapatan bir yapım olmuş, ilk oyunda gördüğünüz birçok hatayı bu oyunda bulamıyorsunuz. Bunların yanında oyunun oynanışı daha da kolaylaştırılmış ve geliştirilmiş, artık takımınıza rahatlıkla komut verip rahatlıkla yönlendirebiliyorsunuz. Ancak yazıda da belirttiğim gibi düşmanlarınızın yapay zekası inişli çıkışlı olarak hazırlanmış. Kimi zaman sizi en uzak noktadan tek atışta vurabiliyorlarken, kimi zaman ise diblerine girseniz bile umurlarında olmayabiliyor. Bu da zaman zaman atmosferi (düşmanların spawn olmalarını hatırlatmak istemiyordum ama gene de parantez içinde yazayım) baltalayabiliyor, 2007 yılında piyasaya çıkan bir oyunda böyle garip yapay zeka hataları görmek insanı gerçekten üzüyor (ayrıca oyun için o kadar beta testleri yapılmıştı, buna rağmen bu tür sorunlar görmek gerçekten de düşündürücü). Tabii bu hataları o kadar da büyütmeye gerek yok, sonuçta taktik-FPS oyunları piyasaya pek çıkmıyor ve bu hataları mazur görmek lazım diye düşünüyorum (zaten ilerde çıkacak olan yamalarla bu tür sorunlar ortadan kalkacaktır). Ama benim tek sitem ettiğim nokta oyunun oldukça kısa oluşu, toplam 10 bölüme sahip oyunu hemen bitirebiliyorsunuz. Oyuna tam anlamıyla alışmışken oyun bitiveriyor ve oyunun tadı damağınızda kalıyor. Tabii bu durumda da devreye oyunun kusursuz hazırlanmış çoklu oyuncu modları giriyor (oyunu en azından bir kere çoklu oyuncu modunda deneyin, pişman olmayacaksınız). Sonuç olarak bu oyunu oynatabilecek iyi bir sisteme sahipseniz, taktik-FPS oyunlarından hoşlanıyorsanız ve ilk oyun hoşunuza gittiyse, ayrıca ilk GRAW'a benim gibi doyamadıysanız bu oyunu kaçırmayın derim, GRAW 2 her açıdan ilk oyuna göre daha rafine ve başarılı bir yapım olmuş. Hatta oyunu Xbox 360'da oynayanlar birde PC'de denesinler, iki yapım tamamiyle farklı olarak hazırlanmış. GRIN'e saygılarımı bir kez daha sunuyorum. Oyun oynayacağım diye kendi hayatınızı unutmayın. Herkese iyi oyunlar.
Min. Sistem:
Windows XP/Vista, Intel AMD 2.0 Ghz, 1024 MB RAM, 128 MB DX 9.0c uyumlu ekran kartı, 5 GB boş HDD alanı.
Alıntıdır...
0 yorum:
Yorum Gönder